Simurg

Simurg, 30 Ağustos ve Bugün

Hikayeler karmaşık durumları anlamak ve anlatmak için insan zihninin yaratıcı doğasının ürünleridir.. 98 yıl önce bugünü yani 30 Ağustos 1922’yi düşünürken zihnimde beliren bir imgeydi Simurg..  Simurg ya da Zümrüd-ü Anka efsanevi bir kuştur ve Pers mitolojisi kaynaklı olsa da zamanla diğer doğu mitoloji ve efsanelerinde de yer edinmiştir. Hikayeyi anlatarak başlamak istiyorum.

BAŞA GELEN TALİHSİZ OLAY

Efsaneye göre Simurg bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilir. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürler.

Zümrüdü Anka kuşu öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü bekler. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar… Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğar.

Bu kısır döngü sürerken, kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelir ki, Simurg’tan yardım istemeleri gerekir. Birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark ederler. Öyle çok beklerler ki yuvasından çıkıp havalanacağı anı. Sonunda umudu keserler. Tam her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede kanadından bir tüy bulunur. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup Simurg’un yuvasına gitmeye karar verirler.

 

BİLİNMEZE YOLCULUK

Ancak Zümrüd-ü Anka kuşunun yuvası, etekleri bulutların üstünde olan, görkemli Kaf Dağı’nın tepesindedir. Oraya ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekmektedir. Bu vadiler öyle zorludur ki, yolda bir sürü kuş kaybolur.

İlk Vadi: İrade (İstek) Vadisi

Burası kuşlar için bir cennettir. Aradıkları her şeyi irade vadisinde bulurlar. Bir anda her şeyi isteyebileceklerini fark ederler. Sınırlar yoktur. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabileceklerdir. İnsanları anlatan masallardaki gibi; çalışmadan, uğraşmadan mevki makam sahibi bile olabileceklerdir. Öyle çok kuş vadinin sihrine kapılır, öyle çok şey ister ki bu vadide bir sürü kayıp verilir.

simurg

2. Vadi: Aşk Vadisi

Vadiye girince bütün kuşların gözünü bir sis kaplar. Gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçalarını, birer sülün, birer kuğu sanarlar. Gözleri kör olmuştur. Kapılırlar, sürüklenirler ve gözden kaybolurlar.

3. Vadi: Cehalet (Marifet) Vadisi

Bu vadide her şey güzel gelir gözlerine. Anka kuşunu bile unuturlar. Nereye gittiklerinin hiç bir önemi yoktur. Orada da gökyüzü, burada da gökyüzü… İlginç nesneler görürler, ancak ne olduğunu sorgulamazlar. Önemsemedikçe düşünmemeye başlarlar. Düşünmedikçe unuturlar, unuttukça yükleri hafifler ve artık amaçsızca gülümsemeye başlarlar

4. Vadi: İnançsızlık (İstisna: ayırma, uzaklaştırma) Vadisi

Vadiye girdiklerinde birden her şey anlamını yitirir. Simurg’u bulmanın hiç bir şeyi değiştirmeyeceği inancına kapılırlar. Kesin öleceklerini iddia edenler, Simurg’un çözüm bulamayacağını söyleyenler, bu kadar yolu boşa geldiğini, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler vardır. Kanadı yaralanan bir kuşun aşağıya düştüğünü, hepsinin başına aynı şeyin geleceğini bağıra bağıra söylerler. Tüm bu olanlardan sonra kuşların birçoğu yolu tamamlayamayacaklarını ya da tamamlasalar da hiçbir işe yaramayacağını söyleyip geri döner.

5. Vadi: Yalnızlık (Tevhit: Birlik) Vadisi

Vadiye giren bütün kuşları korku sarar. Bulundukları yerde sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılırlar. Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünür. Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp daha büyük hayvanlara yem olur. Her biri kendi başına hareket etmeyi seçer ve yönünü tek başına bulmaya çalışır. Kendilerini kimse yokmuş gibi, yapayalnız hissederler. Milyonlarca kuşun aynı amaç için uçmakta olduğu akıllarının ucundan bile geçmez.

6. Vadi: Dedikodu (Hayret) Vadisi

Kuşlar, vadiye girdiklerinde her köşesinde fısıltılar duyulmaya başlarlar. En arkadaki kuş, Simurg’un  yeniden doğuşta tüylerinin yandığını söyler. Öndeki kuş bunu duyar ve yanan tüylerin tekrar çıkmadığını söyler. Bir öndeki kuş bunu duyar, yanan tüyleri çıkmadığı için Anka kuşunun gizlendiğini söyler. Bir öndeki kuş bunu duyar, morali bozuk olduğu için Simurg’un, saklanırken, onu görenlere zarar verdiğini söyler. Daha öndeki kuş bunu duyunca, herkese zarar veren Simurg’un, dayanamayıp kendini öldürdüğünü söyler. En öndeki kuşa, gitmeye gerek kalmadığı, Simurg’un toprak olduğu bilgisi gelir. Birçok kuş söylentilere inanarak geri döner.

7. Vadi: Ben (Yokluk) Vadisi

Bütün kuşlar ‘’Ben’’ vadisine girer girmez, içlerinde değişik bir his uyanır. Kimi diğer kuşun kanadını eleştirmeye başlar, bir diğeri her şeyi bildiğini iddia eder. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkar. Her kafadan bir ses çıkmaktadır. Herkesin fikri vardır ve hepsi de söyleyen için doğrudur. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi… Hepsi en önde lider olmak ister, öne geçmek için birbirlerini ezip dururlar. Ta ki vadiden çıkana, “Ben” den uzaklaşana dek…

VARIŞ

Ve nihayet vadiden Kaf Dağı’na vardıklarında, dünyadaki bütün kuşlardan geriye sadece 30 tanesi kalır.

Zorlu vadilerden geçen bu 30 kuş, yuvaya vardıklarında Simurg’un (Si: otuz ve murg: kuş) kendileri olduğunu öğrenirler. Kalan kuşların hepsi Simurg’tur. Kurtarıcı, bilge, mükemmel kuş; bu yedi vadiyi geçen kuşların tamamıdır.

İradesine hakim olan, körü körüne bağlanmayan, düşünen, amaçlarını unutmayan, kendine ve başaracağına inanan, birliğin gücünü keşfetmiş, ilüzyonik söylentilere takılmayan ve en önemlisi amaca adanmış, hedefe ulaşmak için herhangi bir işin ucundan tutmaya gönüllü birlik içindeki kuşlar Simurg’tur.

98 YIL ÖNCE BUGÜN, 30 AĞUSTOS 1922 

30 Ağustos 1922’ye gelinceye kadar ülkenin kurtuluşu için yola çıkan halkıyla, siyasetçisiyle, askeriyle, komutanıyla, gazetecisiyle, aydınıyla herkes bir yolculuğa çıktı ve bu yolculukta çok çetin vadiler vardı.

18 Ocak 1923- İstiklal Savaşı zaferi sonrasında Atatürk ile kahraman kumandanların ve subayların geçiş töreni

15’lilerin cepheye gittiğini biliriz ancak asker kaçaklarının oranının %40 olduğunu da bilmeliyiz. Ankara’ da kurduğumuz meclisin 30 Ağustos’tan 3 ay önce Mustafa Kemal Atatürk’e Başkomutanlık için onay verdiğini biliriz ancak katılamadığı ilk oylamada bu talebin meclis çoğunluğuyla reddedildiğini de bilmeliyiz.

Yunan birliklerinin en güçlü olduğu Afyon’da ki birliklere geriden yapılacak ani baskının delilik olduğunu bunun felaketle sonuçlanacağını söyleyen komutanlar da vardır.

Ve yüksek rütbeler ve mevkileri reddeden bir avuç liderin herşeyi geride bırakarak, idamı göze alarak bu yolculuğa çıktıklarını da bilmeliyiz. Bu fotoğraftaki kahraman komutanlar ve ardlarında toplanan ve büyük-küçük demeden katkı veren asker ve siviller herkes bana Kaf Dağı’na çıkmayı başarmış Simurg’u anımsattı.

VE BUGÜN

Bugün hiç kuşkusuz başımıza gelen bazı talihsiz olaylar mevcuttur. Umudu katık etmiş milyonlar, bize yardım edecek, bilgeliğiyle bize yön verecek bir “kurtarıcı”ya ulaşmak için uçuyoruz. Yine hiç kuşkusuz bu yolculuk hem ulusal hem de bireysel olarak bizi Simurg’umuza kavuşturacaktır. Şükür ki tarihimiz inancımızı güçlendirecek zaferlerle dolu.

Bunlardan belki de en önemlisi bize yurdumuzu armağan eden Kurtuluş Savaşımızın 98. Zafer Yılı tüm milletimize kutlu olsun..

 

 

Kaynakça:

http://www.egitimkutuphanesi.com

https://www.uplifers.com

https://www.simurgsanatevi.com